Blog Hakkında


ACIDAN DOĞAN GÜZELLİK

          1948 yılında Adana’da doğdum. İstanbul’daki üniversite eğitiminden sonra “İş Eğitimi” dalında master yaptım. Bir yıllık lise öğretmenliğinin ardından Türk Hava Yollarının çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra emekliye ayrıldım.                   

Ne yazık ki; bu elişi koleksiyonu hayatımdaki en büyük felaketten sonra gerçekleşti.  Dünyadaki tek varlığım, canımdan çok sevdiğim biricik oğlumu elim bir kaza sonunda kaybedince dünyam yıkılmış, hiçbir doktorun çare bulamadığı derdime, Türk kadınının asırlar süren bu işlemeleri çare olmuştur. Hayatımı kurtaran bu güzellikleri büyük bir sevgi ve sabırla, her bir ilmiğinde  o güzel varlığı görerek yorulmadan, yüksünmeden yıllarca ince ince işledim. Bu işin kurallarını öğreten meslek okuluna gittim. Eski Türk İşlemelerinin çeşitli tekniklerini öğrenerek bu koleksiyonda kullandım. Hesap işi, susma, değişik tekniklerde gözeme, muşabak, mürver, telkırma, telsarma(Bartın işi), boncuk, hasır, sepet, sim sarma(Maraş işi), Antep işi gibi…
                                                                                                                                                                                                     
Koleksiyonun küçük ve tek olan parçaları yani sehpa örtüleri(chemin de tables) hariç, iki önemli özelliği vardır: Eski Türk Usulü “GELİN ÇEYİZİ” ve ”DAMAT ÇEYİZİ” dir. Büyük parçaların bir kısmı hariç üzerine nakış işlediğim kumaşların tümünü Anadolu’nun değişik bölgelerindeki yerel atölyelerden topladım. Eski Türk El İşlemelerinin (nakışlarının) çeşitli örneklerinden oluşturulan  koleksiyondaki bu motifler eski Türk Süsleme Sanatlarına dayanır. Çoğunlukla örneğin en eski motifine ulaşılmaya gayret edilmiştir. Bazı parçalar ise özgün tasarımlardan meydana gelmiştir.

Eski Türk İşlemeleri genellikle kök boya ve canlı renklerden meydana gelmiş olup, bu renklere sadık kalmaya çalışılmıştır. İnsan bu canlı renkleri seyrederken bir hayal bahçesinde gezinebilmektedir. Tüm bu güzellikleri tek başıma seyretmek haksızlık olacaktı. Bu nedenle bunları sizlerle paylaşmak bana mutluluk verecektir.
                                                                                                                                                                             

AMAÇ

Her yapılan işin bir amacı olduğu gibi bu koleksiyon da özel bir amaçla hazırlanmıştır. Yaptığım bu işlemeleri sergileyebildiğim kadar pek çok yerde sergiledikten sonra, tüm mal varlığımla birlikte satarak oğlumun adına eğitilebilir çocukların da gidebileceği bir ilkokul yaptırmak en büyük dileğimdir.  



GELİN ÇEYİZİ

Eski geleneklere göre hazırlanan “Gelin Çeyizi” hakkında biraz bilgi vermek gerekmektedir. Gelin Çeyizi çok zengin parçalardan oluşur. Yapılanlar arasında artık bugün yapılmayan ve kullanılmayan pek çok parça bulunmaktadır.

Düğünden bir gün önce GELİN hamama götürülür. Özel olarak işlenmiş bir örtü üzerinde soyunur. Yine özel olarak hazırlanmış peştamal ile vücudunu örter, başını da “PEŞKİR” ile sarar. (elle dokunan bir nevi havlu)  Eskiden saç kurutma makinası olmadığı için ucu işli tülbentten uzun parçalar kesilerek saçla birlikte örgü yapılır ve böylece saçın nemi alınırdı.

Aynı günün akşamı kına gecesi yapılır. Gelin, özel sırma işlemeli şalvar ve kaftan giyer, başı yine özel olarak işlenmiş kırmızı renkli bir kına örtüsü ile örtülür. Ellerine yakılan kına giysilerini kirletmesin diye ellere kına eldiveni geçirilirdi.

Ertesi gün düğün alayı yapılır. Eskiden motorlu araçlar olmadığı için gelin ata bindirilerek damadın evine gönderilir. Atın sırtına yine özel işlenmiş bir örtü serilir ve gelin onun üzerine bindirilirdi.

            Bu gelenekler büyük şehirlerde uygulanamaz hale gelmiş olup bazıları küçük yerleşim birimlerinde halen uygulanmaktadır.

Sevgilerimle..

Sevim Muratlı